Bir Peri Masalı
Aynı adlı kitap ve sinema filminden esinlenerek yazılan "Küçük Kadınlar" dizisi, beş kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşlerin bıçkın 'Armi'sini, genç yetenek Hande Soral canlandırıyor.
Hayal edin... Okul servisinizi bekliyorsunuz. Tam önünüzde en sevdiğiniz dizinin servisi duruyor. İç geçirerek arabanın içine bakıyorsunuz. O serviste olup, o sete gitmek; siz de bir oyuncu olmak istiyorsunuz. Birkaç ay sonra katıldığınız televizyon programında oyunculuğunuzu konuşturuyorsunuz. Her şey birkaç ay içerisinde gerçekleşiyor. Oradan açılan bir kapı, ardından bir kapı daha ve perde! Sezonun en sevilen dizilerinden birinde başrollerden birini kapıyorsunuz.
Bu tatlı rüyanın sahibi Hande Soral'ı tanımaya hazır mısınız?
Dizideki Hande, sokakta futbol oynuyor. Erkek gibi bir kız. Kapak çekimimizdeki Hande'yse tüm güzelliği ve tatlılığıyla göz dolduruyor. Röportajımızda bilinmeyen yönlerini, peri masalını ve 17 yaşını anlatıyor.
İlk oyunculuk deneyimin ve başına gelenler, aslında bir peri masalı gibi.
Televizyon önü oyunculuğu olarak, ilk oyunculuk deneyimim. Ama daha önce tiyatro ile ilgilendim. Dersler aldım, oyunculuk kurslarına katıldım, çocuk oyunlarında rol aldım. Oyunculuk hep gönlümdeydi. Lise ve üniversite hayatımda başarılı bir öğrenciydim. Üniversitede psikoloji bölümünü seçtim. Eğitimimin, bilinç altında oyunculuğuma katkısı olmuştur. Psikoloji ile oyunculuk birbirine çok yakın. Üniversiteye girdiğimde hayatımda oyunculukla ilgili hiçbir şey kalmamıştı. Bir gün bir arkadaşımla birlikte Komedi Dükkanı'nı seyretmeye gittik. Tolga Çevik'i zaten çok severdim. Oyunun başlamasını bekliyorduk. Sahneye birilerinin alındığını biliyordum. Arkadaşıma da, "Sahneye birisini alırlarsa ben çıkarım. Bak şaşırma sonra!" dedim. "Titanik" çekiliyor ve bir kıza ihtiyaçları var. Ben de elimi kaldırdım. Sahneye çıktım. Sonuna kadar beraber çektik. Sahneye çıktığımda 'Ses Tiyatrosu'nda olmanın gerginliğini yaşadım. Çok gergin ama mutluydum. Onlar da beni beğenmişler ve görüşmeye çağırdılar.
Ayla Algan'ın öğretmenliğinde ders almaya başladım Plato Film Okulu'nda. Bir süre oyunculuk eğitimi aldım. Dizinin kastını yapan ekip beni görüyor ve görüşmeye çağırıyor. Bu şekilde de "Küçük Kadınlar" başlıyor.
Her şey çok çabuk gelişmiş.
İnanılmazdı. Gözümü açıp kapayana kadar oldu.
Şaşıracak vaktin bile olmadı belki?
Olmadı ama ben tesadüflere ve şansa inanıyorum. Bir gün okula gitmek için servis bekliyordum. Beklediğim yerin önünde de "Bir İstanbul Masalı"nın servis aracı bekliyordu. İçinde oyuncular var. Annemi aradım. "Anne ya! Ben nerdeyim? Niye böyle değilim? Bak oyuncular sete gidiyorlar" dedim. Hep içim gitmiştir oyunculuğa zaten. O kadar çabuk gelişti ki her şey. Bir gün aynı yerden, kendi oynadığım dizinin set servisine bindim!
Çok mutluluk verici bir şey, değil mi?
"Maşallah" diyorum zaten. Her şey rayında gidiyor. O yüzden şaşırmıyorum. Sürpriz gelmiyor. "Böyle olması gerekiyordu ve oldu" diyorum.
Tekrar tiyatro'ya dönmeyi istiyor musun?
Kesinlikle! Çünkü tiyatrodan aldığım zevk çok farklı. Seyircinin karşısında olmak, provaları yaşamak çok farklı bir duygu. O ilk gecenin heyecanı muhteşem. Onu yaşamak isterim. Oyunculuğu sonuna kadar yaşadığım yer, sahne. [/size]
Bu kadarı forumda mevcuttu.Şimdi devamı!!
Oyunculuğunla ilgili neler diyorlar?
İlk televizyon oyunculuğum olduğu için çok başarılı buluyor herkes ama ben izlerken çok başka bakıyorum kendime.Eksiklerimi görmeye çalışıyorum."Bu burada olmamış" diyerek izliyorum.Hocalarımı arıyorum."Neresi gözünüze battı?" diye soruyorum.Dizide de usta oyuncular var.Onlara da danışıyorum.
Rol arkadaşlarından bahsedermsin?
Beş kızız.Çekimler başladığından beri gerçektn kardeş gibiyiz.Ekin ablam gibi.Çok sık görüşüyoruz.Set dışında da birlikteyiz.Bu kadar yakın olmamız bence oyunumuza da yansıyor,sıcaklık katıyor.Her bölümde o kardeş sıcaklığını daha cok hissediyorum.Herşey cok güzel ve cok eğleniyoruz.
Kardeşin var mı?
Biri kız,biri erkek ikiz kardeşlerim var.17 yaşındalar.Bursa'da yaşıyorlar.Biraz uzağız.Kardeşlerime olan özlemimi setteki arkadaşlarımda gideriyorum diyebilirim.
Dizideki karakterine hazırlanırken de cok fazla güclük cekmedin,demek ki?
Arkadaşlarımız hep ortak olmustur.Erkek-kız farketmemistir.Kız kardesim de biraz oynadığım karaktere yakındır.Hiç zorluk çekmedim o yüzden.Çok kolay oldu o tipi çıkarmak.
Sen nasıldın 17 yaşındayken?
Ben Armağan gibi değildim.Başarılı bir öğrenciydim.Bu yüzden aile içerisinde hep popülerdim.Okul hayatında da,dışarıda da öyleydim.Ama bu başarımın sebebi harıl harıl çalışmak değildi.Biraz aklı havadaydım.Tam 17’mi yaşadım diyebilirim.17 yaşında nasıl deli dolu olunursa,ben de öyleydim.Ama kardeşlerimin varlığından kaynaklanan bir olgunluğum,her zaman vardı.Her yaptığınla örnek alınıyorsun.O yüzden onlara yanlış bir şey öğretmeyi hiçbir zaman istemedim.
Kardeşlerin nasıl tepki verdi,seni ekranda görünce?
“Biliyorduk” dediler.Çok mutlular,severek seyrediyorlar.Tiyatro oyunlarımı da izledikleri için biliyorlardı oyunculuğu istediğimi.Devamlı destek olup,okulu bitirip oyunculuk yapmam gerektiğini söylüyorlardı.İstanbul’a ilk geldiğim zaman BKM’yle görüştüm ama o kadar yoğun bir tempoda çalışıyorlar ki,oraya başlamam için okulu bırakmam gerekiyordu.Ailemde her zaman destek oluyordu.Ailem her zaman destek oluyordu bana zaten.Denememi istiyorlardı.
Kardeşlerin sana demiş ya, “ Biliyorduk” diye; sen de biliyor muydun?
Televizyon oyunculuğu için hayal kurmadım aslında.Tiyatro oyunculuğu için hayal kurdum hep.Televizyon oyunculuğunu hiçbir zaman düşünmedim.Sonradan gelişti bu düşünce.Biliyordum diyemem ama dediğim gibi,olması gerekiyorsa oluyor. “Bu benim için iyiymiş ki oldu” diyorum.
Biraz kadercilik var yani?
Evet kaderciyim.